Tanımadığım insanlarin hayat hikayelerini dinlemeye çok meyilliyim. Çoğunlukla da yaşlıların. Belki diyorum şu amca bana yol gösterebilir, belki bu teyze, belki de şurada henüz alzheimer olmamış bir dede vardır... Dedelere, amcalara ve teyzelere beyaz atlı prens misyonu yüklemek eğlenceli olabiliyor ama şu ana kadar uçuk amcalar ve "belki gelinim olur" düşüncesiyle bana yazan teyzeler hariç, bana faydalı olabilecek kimseyle karşılaşmadım. Bu konuda aceleciyim çünkü artık sıkıldım.
Sabah hasta olduğumu belirtmemin akabinde yöneticimin 5 saat 16 dakika sonra gelip şaşkınlıkla "sen hâlâ hasta mısın?" diye benimle daşşak geçmesinden sıkıldım çünkü galiba kendisi hastalığın 5 saat 16 dakika sonra geçmesi gereken bir şey olduğunu düşünüyor. Sürekli şikayet edenlerin istediklerinin yapılmasından sıkıldım ve hatta belki de ben de bu yüzden burayı mesken edindim, keyiflerimden çok sıkıntılarımı yazıyorum. Sıkıldım çünkü barajların dibini sıyırıyoruz. Sıkıldım çünkü emekliliğime çok var. Sıkıldım çünkü "köye gidelim" diye tutturmamdan insanlar sıkıldı. Sıkıldım çünkü İstanbul. Gördüğün gibi sıkılmak için gayet geçerli nedenlerim var ve itiraf et, tatmin oldun.
Yine de bunca sıkıntı meşguliyetime rağmen kendi kendimi eğlendirecek fırsatlar kollayabiliyorum. Kafamı burger king'ten içeri uzatıp "YİYİN PİS HAMBURGERLERİNİZİ İĞRENÇLER" diye bağırabiliyorum mesela. Arada sodexomdan kendi kendime pilav üstü kuru ısmarlayarak şımartıyor, böyle saçma yazılar yazarak rahatlatıyor, bamya ayıklayarak tatlı küçük sürprizler yapabiliyorum. Bamya ayıklarken düşünüyorum sonra, bamya sümüklenmesin diye koni şeklinde ayıklamayı kimin bulduğunu. Benim aklıma gelmezdi ve pişirdiğim bütün bamyalarım sümüklü olurdu. Bunu da çok acaip bir şekilde kabulenir ve "napacan, bamya da böyle işte" der, sineye çeker, kan kusup kızılcık şerbeti içtim der ve düzeltmeye çalışmazdım.
Sanırım benim asıl problemim insanları bir bamya yerine bile koyamıyor olmam. Oldukları gibi kabul edemediğimi düşünüp sonrasında "zaten oldukları gibi değiller ki gerizekalı!" deyip kendi kendime ayar verdirtmem. Halbuki bakacak olursan bamyadan pek farkımız yok. Hepimiz içimizde mukus biriktiriyoruz, küçük tüylerimiz var ve kıza, uzun, ince, tombik, minik, pörsümüş, diri gibi çeşitlerimiz mevcut. Hatta erkek olanlarımızı bir nevi bamya ayıklar gibi ayıklıyorlar. (bkz: pipili pilav) Ne bu avokado, ananas olma çabaları...
Belki de asıl sorun sorunu kendimde aramamdır. Belki de sorun bamya ayıklarken pipili pilav düşünmemdedir. Tam olarak ne bilmiyorum ama bir sorun var o çok net ve ben o sorunu çok seviyorum. Düşünmenin verdiği huysuzluk ve mutsuzluktan da ayrıca sapıkça bir zevk almıyor değilim. Beni arayışa iten ve uyanık tutan bir şey. Umarım yaptığım şey de burger king'te yemek yiyenleri başka bir şey arayışına iter. Bamya mesela! şaka şaka.
Son olarak bamya sevmeyenlerden bamyayı hatırlattığım için, bamya sevenlerden ise sümüklü dediğim için ve çüke benzettiğim için (bkz: cmylmz) özür diliyor ve bu nereye gittiği belirsiz yazıyı nihayet sonlandırıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder