Japonca ne işime yarayacak mesela bilmiyorum. Muhtemelen oralara gitmeye param bile yetmeyecek. Öyle anime manyağı biri de değilim ama bir Miyazaki severim. Japon Akçaağacını da severim. Gerçi bunlar japonca öğrenmeye heves etmek için pek geçerli nedenler değil. İnsanlar kendilerini tatmin edici bir neden duymak istiyorlar hep. Nedenlerin amına koyayım. Bir nedenim yok japonca öğrenmek için! Olması da gerekmiyor. Belki sadece çinceden ayırdedebilmek istiyorumdur. Adamlar sıkılmış çinli sanılmaktan. Düşünsene sana "Are you greek?" diye soruyor elin gavuru. Ağzına vurur musun vurmaz mısın? Vurursan neden vurursun? Vurmazsan iyi edersin.
Belki de günün birinde Buddha'nın pek de sevmediği zavallı bir japona metrobüste yardımcı olurum. Sen teknolojinin anasının bellendiği yerde Tokyo-Osaka arası 515kmlik yolu 2 saat 25dkda aş, gel buraya Beylikdüzü-Söğütlüçeşme arası 52kmlik yolu 3 saatte gideme. Bir de üstüne ingilizce bilme ve bana muhtaç ol. Atom bombaları, Fukushima faciası, depremler, tsunamiler yetmiyormuş gibi bunu da yaşamak zorunda kal. Dünyanın en zavallı japonu, senin için şimdiden çok üzülüyorum. Umarım karşılaşacağımız güne kadar japoncam ilerlemiş olur da yolu sana adam gibi tarif edebilirim kardeşim.
Zaten beynim ümraniye çöplüğüne denk olacak, ne zaman pratik yapmaya kalksam aklıma Atilla Taş'ın bir japona aşık olduğunu "yakariması takarimasu" diye saçmalayarak belirttiği şarkısı, Ayumi Takano'nun Cem Yılmaz'ın bamya esprisini anlayamayışı, Kemal Sunal'ın über saçma Japon İşi filmi, şeker kız candy'nin jeneriği ve Yonca Evcimik'in 9:15 vapuru şarkısının başlangıcı geliyor.
Aklıma gelen başka acaip şeyler de yok değil;
Mesela fularımı takıp izlediğim bir belgeselde Cosplay temalı bir cafede kadın kılığına girerek çalışan bir adam bunu kız arkadaşıyla paylaşamadığını ve bu yüzden kız arkadaşının kıyafetleri arabada görerek onu aldattığını sanıp ayrılmasını anlatmıştı. Fularımı fırlatıp attığım ve çirkin pijamalarım üzerimdeyken izlediğim bir vidoda ise sex chair diye acaip bir japon icadı vardı, garip garip pozisyonlara girebiliyordu ve reklamı ise canlandırmalıydı. Aklımda kalan en önemli detay, kumandanın kadının bulunduğu koltukta olmasıydı. Hadi bunları boşver, adamların şöyle bir olayları var.
Gelecekte metrobüste karşılaşacağım japon kardeşim de bunun gibi çok acaip kafalar ve travmalar yaşamış olmalı. Yaşamadıysa da genlerinde taşıyordur. Çaresizlikten kafayı kırıp bu adamın triplerine girerse korkup ağzına vurabilirim. Bu yüzden ona yardım etmek için çok çalışmalıyım.
*bu arada konbanwa iyi akşamlar demek. diğer kelimeler japoncada gerçekten var mı, olsa bile konbanwa'nın yonca evcimiğin şarkısında ne işi var bilemiyorum. bu konuda yoncimik sana yardımcı olabilir.
**videodaki sahne baraka filminden. izlemediysen izle, beni sinirlendirme.
3 yorum:
Japoncayı bilmem de, tarot öğren tarot..
Bana da bakarsın :D
Edit: İşimiz fallara kaldı korkarım :D
Ayıbettin rüknettin
Yorum Gönder