6 Ağustos 2014 Çarşamba

Book Crossing

İnsan olarak, teknik açıcan bir yere bağlı olmamamıza, canlı olmamıza ve yer değiştirebilmemize rağmen aslında iletişim kurabileceğimiz insan sayısı yönünden cansız eşyalardan gol yiyoruz. En basiti, bir yerlere gitmen için bile bir sürü prosedüre uyman gerekiyor. Uçağa binmeden önce iki kere güvenlik kontrolünden geçmen gerekiyor mesela. Mecbur değilsen birileriyle fikir paylaşmamaya özen göstermelisin çünkü garip bir şekilde bunun için öncelikle birbirinizi tanımanız gerekiyor. Aksi halde karşındaki kişi tarafından itinayla püskürtülebilirsin. Ya da tanışsan bile karşılıklı hoşgörü göstermeniz, birbirinize karşı önyargılarınızdan arınmanız, objektif olmanız, bunun gibi bir çok şey olmanız ve belki de en önemlisi birbirinize güvenmeniz gerekiyor. Bunlar olmazsa zaten iletişim kuramıyorsun. Şu anda şehirlerde olan şey de bu. Fikir alış-verişimiz ve iletişimimiz minimumda çünkü kimse birbirini tanımıyor ama herkes birbirinden nefret ediyor. Nedeni de yine birbirimizi tanımamamızdan geçiyor. Belki de sadece kıyafetine kıl oldu, sesinin tonuna kıl oldu, metroda farkında olmadan yerini kaptin...

Oysa bir kitap olsan bunlara hiç gerek duymayacaksın. En fazla yazarından ya da kapağından dolayı önyargıyla yaklaşırlar sana. Bir insandan daha fazla kişiye ulaşır ve anlatırsın. Kitap olmak demek sadece senin konuşman, seni okuyanın da dinlemesi demek de değil hem. Okuyan kişi de kitaptaki cümlelere cevap verir bazen sağına soluna aldığı notlarla. Kafasına yatmayan bir şey varsa başka kitaplara sorar. Bunu yapmak için de güvenlikte ayakkabısını çıkarmak zorunda kalmaz. Kilometrelerce yol katederken yorulmaz, uyuyacak yer aramaz. Kendisini tanıtmak için nefret duygularıyla boğuşmak zorunda kalmaz. Her şey ne kadar da basit. Sırf bu yüzden bile bence bir fikri yaymanın, yaymaktan ziyade bir fikirden diğerlerini haberdar etmenin en doğru (en kolay demiyorum) yolu kitaptır ve ondan daha güzel bir aracı olamaz.

Böyle düşünme nedenim geçen gün okumaya başladığım bir kitabın içinden çıkan bir not. Merak edip araştırdım, aklıma çok yattı. Bilenleri var tabii ki ama eğer birkaç insanın bile öğrenmesine ve yapmasına neden olacaksam kendimi çok iyi hissedeceğim. Şimdi olay şu:

Aslında bir tür gezgin kitap oluşumundan bahsediyoruz. Bu süreci başlatmanız için tabii ki öncelikle kitaplığınızda bir daha hiç okumayı düşünmediğiniz ama başkalarına yararlı olabileceğini hissettiğiniz kitapları gittiğiniz yerlerde bırakmanız gerekiyor. Benim gibi, kitabın içindeki notu gören kişi de okuduktan sonra bir başka yerde bırakacak ve bu şekilde okuyanın kitabı salması şeklinde devam edecek. Merak edip baktığında da saldığın kitap şu an nerede, nerelere gitmiş, kimler okumuş görebiliyor olacaksın. Tabii ki bu en iyimser bir tablo. Kitabından bir daha haber alamayacak da olabilirsin çünkü senin gibi, kitabı bulan, okuyan ve geri salan kişinin kitap bilgilerini www.bookcrossing.com sitesine işlemesi gerekiyor. Bu arada site pek kullanıcı dostu değil ama mümkün olan en kısa sürede kitabın nasıl kaydedileceğini detaylıca anlatmayı düşünüyorum. Ben bir tanesini kaydettim, yarın salıvereceğim bakalım neler olacak.

Elbette bir insanın kitabıyla vedalaşması pek kolay değil ama zor da değil. Nedense paylaşmaya en müsait ama bir o kadar da paylaşılamaz şeyler kitaplarımız. Ben de zaten herkes elinde ne var ne yok vapura, otobüse, kafeye bıraksın demiyorum ama kitaplıkta tozlanmasın yavrucaklar. Bırakalım, durdukları yerde hareket edip bizim ulaşamayacağımız kişilere ulaşsınlar, insanlara farkındalık sağlasınlar. Böyle bir oluşumdan diğer insanları haberdar etmeleri bile yeter! Bir nevi denize şişeyle not bırakmak gibi. Birine ulaşır mı ulaşmaz mı bilmiyorsun ama ulaşırsa şahane olacağını biliyorsun ve bu seni eyleme itmeye yetiyor.


Sticker
kullanım kılavuzu yazım için buraya tık

Hiç yorum yok: