27 Şubat 2014 Perşembe

Pisi

Doğmadan önce bile dinin, yaşayacağın yer, adın, büyüyünce nasıl bir insan olacağın ve sahip olacağın meslek konusunda fikir yürütülen, doğduktan sonra da bu fikirleri uygulaman için diretilen bir dünyada kendi iradenle seçim yapabilmek çok zor. Bazılarımız kendisine ne sunulursa kabul edip öyle devam ediyor hayatına. Bazılarıysa arayış içine giriyor.

Bebeklik, çocukluk, ergenlik, çapkınlık falan derken kafamız yerine gelene kadar çoğu şeyi kabullenmiş bulunuyoruz farkında olmadan. Ne zaman ki durulup şöyle bir etrafa bakınmaya başlıyoruz (başlamayanlar da var tabii) işte o zaman kaşınıyor ayak tabanları. Neticede kedi dediğin hayvan bile (küçümsemek için demiyorum, tüm kedilere sevgiler) en rahat yeri bulabilmek için evin her yerini dolaşıyor.

Adını koymuşlar, dinini yazmışlar, mesleğin belli belirsiz. Yaşadığın bir yer var ama mutlu değilsin. Değiştirebileceğin ve vazgeçebileceğin şeyler çok netken bir kedi bile olamamak neden?

Belki hepimiz için bir yerlerde daha iyi bir paspas vardır.

Hiç yorum yok: