Yine böyle zorunlu gittiğim bir günde yemek yiyip diğer yandan etrafı seyrederken gözüm hamburger ve patates kızartmasına bulanmış, sorgulamadan karın doyuran bir sürü çocuk ve yetişkinin içinde iştahla pilav üstü kuru yiyen gözlüklü, afacan bir çocuğa takıldı. Çok mutlu olduğumu ve yemeğini bitirene kadar yüzümde sabit bir gülümsemeyle çocuktan gözlerimi ayırmadığımı hatırlıyorum.
Uzun zamandır hamburger, asitli içecek, konserve ve hazır gıda tüketmeyen biri olarak beni en çok etkileyen şeylerden biri de Gıda A.Ş. (Food Inc) belgeseli oldu. Bu yazıyı paylaşmak için de kasten kırmızı et tüketiminin tavana vurduğu bir bayram olan kurban bayramının arefesini seçtim çünkü belgeselde dünya çapında dev gıda firmalarının özellikle Amerika'daki çiftçiler üzerinde oluşturdukları baskı, yarattıkları hayvan ve insan istismarı, tek tip ve tek türde beslenmenin bireysel ve toplumsal etkileri ele alınıyor. Bu noktada izlerken biraz rahatsız olabileceğinizi tahmin ettiğim sahneler içeren bir belgesel ama yine de şimdi olmasa bile sonra izlemenizi tavsiye ederim. Tabii unutmadan belirtmeliyim ki sağlam bir etcil olarak beni etten değil, insanlardan ve bu tüketim toplumundan soğuttu.
Fast food tüketmiyor olsak bile seçici değilsek bir şekilde bu sistemin ekmeğine yağ sürüyoruz. Ancak bunu değiştirmek için çok fazla efor sarfetmemize gerek yok. Şehir hayatı nedeniyle her an taze sebze ve meyvelere ulaşma şansımız olmadığı da aşikar. Bunu yapamadığımız için de elimizden geleni, yani işçilere, insanlara, hayvanlara ve çevreye saygısı olan firmaları seçmemiz, bilinçli tüketim yapmamız gerekiyor.
Tüketici olarak gücümüzün farkında olalım. Belgeselin de dediği gibi: Her lokmamızda dünyayı değiştirebiliriz.
Sağlıklı bir bayram olması dileğiyle.
- filmin linkini de verdim o kadar. artık izlemezsen ayıp.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder