24 Temmuz 2014 Perşembe

Karetta Karetta Sevgilim

Kendime, insanlara, hayvanlara ve çevreye faydalı bir birey gibi hissetmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Bunun için her ne kadar fırsat kollasam da bir türlü uygun koşulları yakalayamamıştım. Zaten halihazırda kendinden başka bir şeyle ilgilenmeme pek izin vermeyen ve bütün hayatıma muhallebi gibi yayılmış, yapış yapış, şımarık ve umarsız bir işim varken böyle bir şeyi düşünmek bile benim için bir hayal olarak görünmeye başlamıştı. Neyse ki fırsat ayağıma geldi ve havada yakaladım.

Ağustos'ta EKAD (Ekolojik Araştırmalar Derneği)'nin Belek'teki karetta karetta kampına gönüllü olarak gideceğim. Bildiğiniz ya da henüz öğreneceğiniz üzere bu şapşalların pek azı kuşlar ya da sahildeki olumsuz koşullar nedeniyle denize ulaşabiliyor. Sonra "vay efendim soyumuz tükeniyor, yok efendim bilmemne" diye ortalığı galeyana verip insanları heyecanlandırıyorlar. Özet geçmek ve cıvıklaşmamak gerekirse, EKAD, nesilleri tükenme tehlikesinde olan deniz kaplumbağalarını kurtarmak ve korumayı kendisine misyon edinmiş bir dernek ve Belek'te gönüllü olarak katılabileceğiniz kamp alanları var. Burada deniz kaplumbağalarının popülasyonlarının izlenmesi, denize ulaşırken yaşadıkları olumsuz koşulların en aza indirgenmesi, çevrenin bilgilendirilip insanların bu konunun önemini idrak ederek hassas davranmalarını sağlamak konusunda yardımcı olabiliyorsunuz.

Gönüllü programları yurt içinden gidecekler için ücretsiz ve maksimum 3,5 ay kalabiliyorsunuz. Gerçi ben zaman özürlü olduğum için iki gün kalabileceğim ama olsun. Umarım daha sonra tekrar daha uzun süre ile ziyaret etme imkanım olur. Yıllık izinde tatil köyüne gidip yan gelip yatmak, arap siki gibi yanıp açık büfede yiye yiye semirmek yerine gerçekten faydalı bir şeyler yapmak isteyenler için birebir.

"Güzelmiş ama gönüllü olamam" diyenler de evlat edinebilirler. Ben 10 yavru evlat edindim bile. Hepsi benim çocuklarım artık. Mürüvvetlerini de görürüm inşallah.

Çok fazla ekipman götürmeyeceğim ama not defterim ve fotoğraf makinem yanımda olacak. Çadır, yemek vb detay işleri kendileri sağlıyor olacaklarmış. Çok güzel şeyler göreceğime eminim ve paylaşmak için sabırsızlanıyorum!


22 Temmuz 2014 Salı

Okai Yamashita Konbanwa Konbanwa

Bu aralar yine muhtemelen yarım bırakacağım ve pek de işime yaramayacak acaip hobiler edinmekten başka yaptığım bir şey yok. Japoncaya, Tarota ve garip melek kartlarına sardım. Şimdi ise her bir karta (78+44) ayrı ayrı ilgi göstermem gerekiyor! Cinlenip "kahve sizden fal bizden" kafelerine düşersem şaşırmayın ama falı japonca bakarsam o zaman şaşırabilirsiniz.

Japonca ne işime yarayacak mesela bilmiyorum. Muhtemelen oralara gitmeye param bile yetmeyecek. Öyle anime manyağı biri de değilim ama bir Miyazaki severim. Japon Akçaağacını da severim. Gerçi bunlar japonca öğrenmeye heves etmek için pek geçerli nedenler değil. İnsanlar kendilerini tatmin edici bir neden duymak istiyorlar hep. Nedenlerin amına koyayım. Bir nedenim yok japonca öğrenmek için! Olması da gerekmiyor. Belki sadece çinceden ayırdedebilmek istiyorumdur. Adamlar sıkılmış çinli sanılmaktan. Düşünsene sana "Are you greek?" diye soruyor elin gavuru. Ağzına vurur musun vurmaz mısın? Vurursan neden vurursun? Vurmazsan iyi edersin.

Belki de günün birinde Buddha'nın pek de sevmediği zavallı bir japona metrobüste yardımcı olurum. Sen teknolojinin anasının bellendiği yerde Tokyo-Osaka arası 515kmlik yolu 2 saat 25dkda aş, gel buraya Beylikdüzü-Söğütlüçeşme arası 52kmlik yolu 3 saatte gideme. Bir de üstüne ingilizce bilme ve bana muhtaç ol. Atom bombaları, Fukushima faciası, depremler, tsunamiler yetmiyormuş gibi bunu da yaşamak zorunda kal. Dünyanın en zavallı japonu, senin için şimdiden çok üzülüyorum. Umarım karşılaşacağımız güne kadar japoncam ilerlemiş olur da yolu sana adam gibi tarif edebilirim kardeşim.

Zaten beynim ümraniye çöplüğüne denk olacak, ne zaman pratik yapmaya kalksam aklıma Atilla Taş'ın bir japona aşık olduğunu "yakariması takarimasu" diye saçmalayarak belirttiği şarkısı, Ayumi Takano'nun Cem Yılmaz'ın bamya esprisini anlayamayışı, Kemal Sunal'ın über saçma Japon İşi filmi, şeker kız candy'nin jeneriği ve Yonca Evcimik'in 9:15 vapuru şarkısının başlangıcı geliyor.

Aklıma gelen başka acaip şeyler de yok değil;

Mesela fularımı takıp izlediğim bir belgeselde Cosplay temalı bir cafede kadın kılığına girerek çalışan bir adam bunu kız arkadaşıyla paylaşamadığını ve bu yüzden kız arkadaşının kıyafetleri arabada görerek onu aldattığını sanıp ayrılmasını anlatmıştı. Fularımı fırlatıp attığım ve çirkin pijamalarım üzerimdeyken izlediğim bir vidoda ise sex chair diye acaip bir japon icadı vardı, garip garip pozisyonlara girebiliyordu ve reklamı ise canlandırmalıydı. Aklımda kalan en önemli detay, kumandanın kadının bulunduğu koltukta olmasıydı. Hadi bunları boşver, adamların şöyle bir olayları var.


Gelecekte metrobüste karşılaşacağım japon kardeşim de bunun gibi çok acaip kafalar ve travmalar yaşamış olmalı. Yaşamadıysa da genlerinde taşıyordur. Çaresizlikten kafayı kırıp bu adamın triplerine girerse korkup ağzına vurabilirim. Bu yüzden ona yardım etmek için çok çalışmalıyım.

*bu arada konbanwa iyi akşamlar demek. diğer kelimeler japoncada gerçekten var mı, olsa bile konbanwa'nın yonca evcimiğin şarkısında ne işi var bilemiyorum. bu konuda yoncimik sana yardımcı olabilir.

**videodaki sahne baraka filminden. izlemediysen izle, beni sinirlendirme.